Kayıtlar

Ocak, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Film: The Imitation Game

Resim
Film Türkiye'de sanırım 20 Şubatta vizyona girecekmiş. Filmler Türkiye'ye geç gelince napalım torrentin etinden sütünden faydalanır olduk. Evde izlenilenle sinemadaki tabi ki bir olmuyor ama en azından ev rahatlığı var canım ve tatilde çokta güzel oh mis gibi izleniyor. Abimin gelip film izleyelim deyip benimde hangi film olduğunu sorgulamadan başladığım film bende büyük bir heyecan uyandırdı. Çünkü "Alan Turing" demişti. Benim gözler parladı tabi... Bu sene yapay zeka adlı bir ders almıştım ve orada işlediğimiz konulardan biriydi Alan Mathison Turing. Yapay zeka dersinin de tüm üniversite hayatım boyunca almış olduğum en keyifli derslerden biri olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Ama bunun en büyük nedeni hocamızın güzel sunumları ve anlatımlarıydı.   Filmin başlarında kapıldığım heyecanla tüm bildiklerimi anlatmam spoilerın dibi olmuştu abim için, filmi durdurdu sakin olmamı ve çenemi kapalı tutmamı söyledi. Ben içimde anlatma aşkıyla kalakaldım. Film yoru

Seda'nın Sporla İmtihanı Vol.4

Spor artık rutine binmişti aslında değişik olaylar olmuyordu can çekişlerim haricince ta ki cumartesi gidemeyip bugün (pazartesi) annemle beraber spora gidene kadar. Evet annemde haftanın üç günü sabahları gidiyor spor yapmaya ve yanında 3 tane daha aile ferdimiz bulunmakta... Adeta ailemizim spor salonu :D İlk şoku hocamızın "Günaydın Hanımlaar" diyerek gelmesiyle yaşadım, kendimi biraz Seda Sayan programında hissetmedim değil. Sonra o ne kalabalık! Tüm bakırköyün ablaları teyzeleri gelmiş resmen kadınlar matinesi olmuş. Herkes birbirini tanıyor, çoluğunu çocuğunu konuşuyor. Hareket yapan hanım ablanın başında mutlaka aynı zamanda muhabbet ettiği bir abla eşlik ediyor. Şarkılarda bizim ıptıs dıptıs yabancı müzikleri değil. Türkçe kopkop şarkılar çalıyor. Teyzeler dans ederek spor aletlerine gidiyorlar. Arada bende nasibimi aldım tabi. Anneme ay senin kızın mı şöyle mi böyle mi soruları bitmek bilmedi. O kadar ki bir abla senin kızın hafta içi akşamları gelmiyor muydu? Anne

Tek Başıma Ne Yapabilirim?

Resim
Aslında bu yazı tam olarak başlığı karşılamayacak. Yani aslında tek başıma yapmaktan hoşlandığım ve tek başıma yapmak istediğim bir kaç maddeden oluşacak :) Tek başıma sinemaya gitmek. Tam anlamıyla filme yoğunlaşmak için istiyorum bunu. Ne olursa olsun yanında bir insan olduğunda filme dair illa ki bir şeyler konuşuluyor ve aslında filmin içinden çıkılıyor. Tek başıma adalara gitmek. Buradaki asıl isteğim uzun bir vapur yolculuğunda tek başıma olmak. O denizin köpürmesini anlamamak istiyorum :( Mümkünse hafta içi ve adalar mevsimi olmayan bir zamanda gitmeliyim ki sessiz ve sakin olsun. Düşüncelerimle kendi benliğimle huzurla dolmak istiyorum. Adalar kısmına gelince de belki bisiklete binmek, manzarası bol banka oturup müzik dinlemek, kitap okumak... Şu an gözümde canlandı da atın beni adalara :( Tek başıma tatile gitmek. Evet tatil ve tek başıma! Kültür turu olur, deniz güneş tatili olur, keşke yurt dışı tatili olabilse mesela. Aklıma ne eserse onu yapmak için b

Kitap Okuyamama Sendromu

Nasıl oldu? Neden oldu?  Anlam veremedim ilk başlarda okulun yoğunluğundan, hayatın akışından okuyamıyorum diye yakınırken, tatille beraber elime aldığım her kitabı iki üç sayfa okuyup bıraktığımı fark ettim. Başlıyorum, anlamıyorum aynı sayfayı birkaç kez okuyorum yok olmuyor. Hayır okumakta istiyorum ama başaramıyorum. Ben ki bir zamanların psikopata bağlayıp aralıksız, nefessiz kitap okuyan insanı bir boşluktayım gidiyor.

Film: Ma Vie En Rose (1997)

Resim
Tatilden faydalanıp unutulmazfilmler.com'u didik didik ettiğim şu günlerde bu sefer 97 yapımı bir film dikkatimi çekti. Çocuk psikolojisine karşı biraz ilgim var ve buna yönelik filmleri seviyorum. Eğitimci kişiliğim kendini gösteriyor sanırım haha :) Film Ludovic adında taptatlı bir çocuğu anlatıyor.(Çocuğu al ısır ye öyle güzel gamzeleri var tabi şimdi bu abimiz 30 yaşındaymış.) Tatlı Ludovic biyolojik olarak erkek olmasına rağmen kendisini kız gibi hissediyor hatta kız olduğuna ama bilimsel bir hata sonucu erkek olarak doğduğuna kanaat getiriyor.  Çoğumuzun özellikle Türkiye'de tepkiyle yaklaştığı, henüz tam olarak adapte olamadığımız, doğal karşılamakta zorlandığımız, konuşurken ya da düşünürken hak verdiğimiz ama bu durumdaki kişilerle karşılaştığımızda yadırgadığımız (buna bende dahilim) erkeğin kız gibi hissetmesi veya kızın erkek gibi hissetmesi durumunu bir çocuğun bakış açısıyla o kadar güzel anlatmışlar ki 97 yılı için eminim ki büyük yankı uyandıran bir

Film: Whiplash

Resim
Kendisini izleyip soluğu blogta aldım. Ne yorum yazsam bilemiyorum ama izlerken özellikle son kısımda resmen içinde yaşadım. O adrenalini, heyecanı hissettim elimde baget olsa masaya cama bir yerlere vurmadan rahat edemezdim bende kendimi sıkmakla yetindim. Ne desem boş izleyin izlettirin azmin zaferi!

Seda'nın Sporla İmtihanı Vol.3

En son yazımın üstüne 2 kez daha gittim spora, peki neler oldu? Fitness aletlerini kullanmaya başladım.  Fitness aletlerinin bazılarından nefret ettim. Kas yanmasının ne kadar iğrenç olduğunu fark ettim. Pilateste bazı hareketleri yapamamamın utancını yaşamaya devam ettim. Yürüme bandında yarım saatten fazla yürümenin ne kadar sıkıcı bir şey olduğunu düşünüp durdum. Spora gitmeme rağmen öküz gibi yemeye devam ettim. Spor günlerinin yaklaşmasıyla adeta pazartesi sendromu yaşamaya başladım. Bir sonraki yazıya kadar olmasını umduklarım... Yapamadığım hareketleri başarmak Güle oynaya spora gitmek Yediklerime dikkat edip sporun sonuçlarını görmeye başlamak

Ben çocukken kar

Ben küçük bir velet iken devamlı düşerek okula gider iken kışlar daha bir soğuk geçerdi. Bol bol da kar yağardı. Ama bizim hiç yağmadan okulumuz tatil olmadı :( Kar yağdığı zamanlar çorabımı ve kırmızı balıkçı yaka bodymi yatmadan giyerdim sabah üşümemek için. Annem önceden kalkıp üniformamı kaloriferin üstüne koyardı. Kalkınca ilk işim cama yapışmak olurdu. Eğer çok fazla kar varsa hemen sabah haberlerini açardık tatil olur mu acaba diye, çoğunlukla olmazdı. Annemde hiç kızım soğuk gitme demezdi benim de sormak aklıma gelmezdi tıpış tıpış okula gider öğleden sonra okullar tatil edilir eve dönerdik. En güzeli tatili öğrendikten sonra okulda oynanan kartopu savaşlarıydı tabi ne güzeldi o günler dönebilsek ya :(

Seda'nın Sporla İmtihanı Vol.2

Resim
Eveeettt sporla tanışmam geç ama güç olmadı. Salı günü (dün) - içimizi ısıtan sıcacık bir havayla birlikte * - yollara düştüm ve spor salonunun yolunu tuttum. Spora başlamadan önce ilk adım olarak boyum ölçüldü. Yıllarca milleti keklemişim 1.72'yim diye. 1.70 çıktım ama fark fazla değildi bozmadım moralimi, şimdiden arkadaşlardan özür dilerim yalan söylemek istememiştim evdeki mezuranın suçu:( Sonra bir de kilo yağ bilmem ne ölçümleri yapıldı. En son olarak da vücut ölçülerim alındı. Kendime kütük derken çok fazla yanılmıyormuşum :) - Hala umutlu ve mutluydum -  İlk önce kardio amaçlı yürüyüş yapmamı söylediler. Yürüme bandına ilk kez bindiğim salondaki herkes tarafından anlaşıldı. Ayağımı bastığım anda kaymaya başladığımdan hobaa diye tepki verince tabi... Ama yürüme bandını çok sevdim insan kendini manken zannediyor öyle bir havayla yürüyorsun yani :) Tam tamına 17,5 dk yürüdüm, küsuratlar benim işim. - O ana kadar umutlu ve mutluydum -  Sonrasında pilates dersimiz başla

Sevipte Korkmak

Denizi Severiz Odaklanıp izlemesini, sesini dinlemeyi, kumunu, deniz kabuklarını, tuzlu oluşunu, üstte tutmasını, dalgasını, yüzmesini... Denizden Korkarız Tek başına açılmaktan, şakalarına kurban gitmekten, suyunun burnumuza kaçmasından, boğulmaktan, akıntısına kapılmaktan... Korkuları oluşturan durumların çoğu aslında iç dünyamızdaki güvensizliği yansıtır. Deniz yerine ne koyarsan koy sonuç aynı şekilde bizi bekler...

Kafamı Duvara Atma Sebeplerim

Resim
Madde 1. Sedacım olarak hitap edilmesi (öküzüm de yapmacık canım bile de ama sedacım deme) Madde 2. Ödev, vize, final sorularıyla nefessiz bırakanlar (normal zamanda hal hatır sormayanların bu dönemlerde can ciğeri olduğum zamanlar tabi ki) Madde 3. Herşeye trip atanlar Madde 4. Hiç birşeyi beğenmeyen uyumsuz çıkıntılar Madde 5. Bir olayı anlattığında (genelde hala anlatır vaziyetteyken atlayan) mutlaka ama mutlaka ben de de şöyle şöyle olmuştu diyen ben merkezciler Madde 6. Birşey anlatırken başka yere bakan insanlar (sorma kardeşim o zaman) Madde 7. Buluşulan ortamda hiçbir konuşmaya katılmayıp telefonuna gömülenler (evinde otur allah aşkına) Madde 8. Tüm bunlara sinir olup kimseye tepkimi belli edemeyen ben

Seda'nın Sporla İmtihanı Vol.1

Resim
2015'e fazla hızlı bir giriş yaptıktan sonra, abimin manevi ama daha çok maddi desteği ile hayatımda ilk kez bir spor salonuna yazılmış bulunmaktayım. Sporla aram hiçbir zaman iyi olmadı, olamadı. Spora bakış açım yakın zamanlara kadar kilo vermek üzerine kuruluydu. Yani spor yapma amacım hep kilo vermek için olmuştu, hiç öyle aman sağlıklı yaşam, dinç vücut falan tınlamazdım. Spor yaptım dediğimde öyle koşma bile değil en büyük spor aktivitem Ataköy'de 2 tur yürümekti, bazen 3 ve 4'lere çıktığı olmuştur (baya nadir). Gel gelelim işte abim sağolsun kendisi tek gitmemek için çok tatlı bir teklifle geldi buna da hayır dersem olmaz diye düşündüm ve fırsatı değerlendirdim. Bakalım ilk kez salı günü gidicem. Ölçüm falan filan bir şeyler yapacaklarmış ona göre program vericekmiş hocacağızımız. Umudum gün sonunda pertimim çıkmaması. Haftada 3 kez gitmek hedefimiz bakalım başarıya ulaşabilecek miyiz? Dedim ki birde hiç spor yapmamış bir bünyenin yaşayacağı psikolojik ve fizik