Film: The Theory of Everything



Öncelikle filmi izlemeye nasıl karar verdiğimden bahsetmek istiyorum; aslında bu filmi açtığımda arkadaşlarla romantik bir film gecesi yapalım demiştik. Drama ve romantiği görünce süper tam da istediğimiz türden diyip hiç bir bilgimiz olmadan konusunu dahi okumadan açmıştık. İlk 5 dakika içinde arkadaşlarım uyuduğundan dolayı bende filmi kapayıp başka bir bahara saklamıştım. Sonrasında bir başka arkadaşım bu filmi önerdi, o zaman benim geçende açmış olduğum film olduğunu bile fark etmemiştim. Hatta filmi izlemeden birçok kişiye de önerdim. Halam ve babam bile benden önce izlediler. Sonra şu sıralar hiçbir şey yapmama isteğime karşın dedim ki otur Seda izle şu filmi, evet izlemek için kendimi zorladım.

Ama iyi ki izlemişim. Stephen Hawking'in zekasına söyleyebilecek tek bir sözüm yok, zekam yetmez yani o derece :) Beni asıl filme bağlayan tabi ki dram kısmı oldu. Damarımı kesseniz kanımdan dram akacak, öyle çok seviyorum. Üzülmek hoşuma gidiyor galiba. Ya da artık filmlerde ve kitaplarda mutlu ve klişe sonlar görmekten sıkılmışım. Gerçek hayatta işte böyle şeyler oluyor. Biyografileri oldum olası sevmişimdir. Film ilk eşi Jane'in yazdığı bir kitaptan senaryolaştırılmış. Bunu öğrendiğimde içimdeki merakı bastıramadım. Stephen Hawking'e helal olsun demekten başka ne gelir. 2 sene sonra öleceğini öğrenmesine rağmen o hayata tutunuşu, hala bilime birşeyler katma duygusu. Aklım almıyor cidden, empati yapıyorum katlanabilecek birşey değil gibi duruyor (Bir kitaptan senaryolaştırıldığı için ne kadar Stephen Hawking'in düşüncelerini yansıtıyor tartışılır. Merak ettiğim de tam olarak Stephen Hawking'in gerçek düşünceleri.). Filmde aslında bazı kilit noktalarda içinizden birşeylerin kopması kaçınılmaz. Hastalığını ilk öğrenmesi, tekerlekli sandalyeyle ilk buluşması, yemek yemekte zorlanması, konuşamamaya başlaması, ilk eşinin başkasından hoşlandığını fark etmesi. Kısacası bir insanın kaldırabileceğinden çok daha fazlası.

Oyuncular adına konuşmak gerekirse Eddie Redmayne sen neymişsin be abi... Filmde şunu düşünmüyorsunuz "Vay be adama bak ne kadar iyi oynamış."  çünkü onun gerçekten ALS hastası olduğuna inanıyorsunuz. Film öncesinde nasıl bir hazırlık yaptığını çok merak ediyorum. Büyük ihtimalle bir çok ALS hastasıyla uzun zaman geçirmiştir. Yaptığı işin sonuna kadar hakkını vermiş. Her duyguyu gözleriyle o kadar iyi anlatmış ki... Zaten oscarı da kaptı fazla söze gerek yok.

Filmden çok ufak bahsettim ama bir biyografi ve çok tanınan bir isim olduğu için Stephen Hawking'in rahatsızlığını bilmeyen yoktur diyerekten spoiler vermediğimi düşünerek yazımı sonlandırıyorum.

Heh bir de iyi seyirler şimdiden, sinemada izlemeyi hak edermiş doğrusu ama sende sağol unutulmazfilmler.com :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kraliçe'nin Notaları | Serkan Gürkan, String Inspirations Quintet

Kitap: Eylül 2018’de Neler Okudum?