Seyahat: Lviv'de 5 gece 4 gün

22-27 Aralık 2017 Lviv seyahatim sırasında neler oldu, nereleri gezdim, neler yedim, ne kadar para harcadım?
Hazırsak başlıyorum #andletswebegin

22 Aralık 2017 Cuma

Atatürk Havalimanı 19.35 uçağı ile Lviv'e doğru yola koyulduk. Herhangi bir rötar vs. yaşamadık. Yolculuğumuz yaklaşık 1 saat 40dk sürdü. Arkamızda oturan bir arkadaş grubunun devamlı ayakta dolanıp konuşmalarını saymazsak rahat bir yolculuktu diyebilirim. Pasaport kontrolünde sağolsunlar bizi geçirmeyip sol tarafa haydi bakayım gülüm diyerek ayırdılar. Dönüş bileti, otel rezervasyonu ve yanımızda ne kadar para getirdiğimizi sordular hatta direkt göstermemizi isteyip onların fotoğraflarını çektiler. Sonuç olarak tabi ki ülkelerine aldılar ama olan bizim 1 saatimize oldu.

Otel rezervasyonunu yaptırdığımız yerden transfer talebi de istemiştik. İlk defa havaalanında elinde ismimi tutan bir amca tarafından karşılandım, allahım ben de bugünleri görecek miydim! :) Yaklaşık 15-20 dk içerisinde otelimize ulaştık. Otel dediğim aslında otel değil, bir apartman (Ratusha Apartments). Eski bir bina ve her dairesini birilerine kiralıyorlar. Biz hem daireden hem de sahiplerinden oldukça memnun kaldık. Olga Hanım gayet sevecen ve Lviv'de gördüğüm en düzgün İngilizce konuşan insan, eşi ise Türkçe çalışıyormuş ve "Anahtar nerede?" diye sormayı öğrenmiş. Sanırım biz Türklerin anahtar kaybetmesinden bıkmış. :)

Otele vardığımızda saat 22.00 civarıydı. (İstanbul saati ile 23.00) Bavullarımızı yerleştirip yarın için güzel bir uykuya daldık.

23 Aralık 2017 Cumartesi

Öncelikle şunu söylemem gerekir ki; kaldığımız yer Rynok meydanının göbeğinde olduğu için her yere ulaşımımız çok rahat oldu ama zaten nerede olursanız olun yürüyerek tüm önemli yerleri gezebiliyorsunuz biz hiç ulaşım aracı kullanmadık. :)

Baczweski Restaurant

İlk durağımız kahvaltı için internette araştırdığınız her forumda da yazan Baczweski restoranı oldu. 8.00-11.00 arası her gün açık büfe kahvaltı 120 grivni yani yaklaşık 16₺. Kalabalık olduğunu bildiğimiz için 9'da kapısındaydık. 9.30 gibi ancak içeri girebildik, kahvaltı gerçekten başarılıydı, omletleri çok güzel <3 Bizdeki gibi sınırsız çay olmasa da; bir kahve veya bir çay veya bir şampanya! içme şansınız var. Evet kahvaltıda şampanya içiyorlar. :)





Boim Chapel

İçerisi kapalıydı, onarımdaymış o yüzden içerisini gezemedik ancak dış mimarisi diğer binalara göre daha farklı olan Boim chapel'de Rönesans esintilerini görmeniz muhtemel, oyma heykeller ile dolu bir bina.



Dormition Church

Hemen Boim Chapel'in yanında bulunan bir kilise. Buraya da öylece bir bakıp yolumuza devam ediyoruz.

Dominician Church

Yapının kapısının üstünde "Soli Deo Honot Et Gloıia" yazıyor. Anlamı "Sadece Allah'a şan ve şeref" demekmiş. Bu arada bu tarihi bilgileri orada bulmanız çok zor (İngilizce orada evrensel dil olarak kabul edilmiyor bence. :)) o yüzden öncesinde gitmeden araştırma yapıp kendinize bir dosya hazırlamanız faydalı olur. Ben gitmeden önce en çok gezimanya ve bir hayalin peşinde bloglarından faydalandım. :) İçerisi de oldukça etkileyici bir mimariye sahip.

 
 

Korniakt Palace

Black House'un(Nisan ayına kadar bakımda olacağı yazıyordu) hemen yan sırasında bulunan korniakt palace; rönenans tarzı eserlerden oluşan ve Lviv'in oldukça fazla turist alan yerlerinden bir tanesi. Gezi ücreti 30 grivni (yaklaşık 4₺), tüm müze gezi ücretleri zaten 30 grivniydi. Onun için gezmekten çekinmeyin, girin girin dolaşın. :) Noel dönemi olduğu için her yerde oldukça fazla mini mini birler görebilirsiniz.

En çok ilgimi çeken bibloyu da paylaşmasam olmaz, baktıkça gülüyorum. :)


Opera

Lviv'e gidiyorsanız o Opera'nın içini görmeden dönmek olmaz, içini görebilmeniz için de illa ki bir gösteriye gitmeniz gerekiyor. Sitesinden çok rahat bir şekilde online biletinizi alabilirsiniz. Operetta ve konserleri oldukça fazla var ancak biz Opera izlemek istedik. Onun için "La Boheme" operasına gitmeden biletimizi aldık. Hayatımda ilk kez Opera'ya gittim, oyunun dili İtalyanca'dı ama halkın anlayabilmesi için sahnenin üst kısmında lazer üst yazı ile Ukraynaca yazıyordu. Eh haliyle ben hiçbir şey anlamadım. :) Ama çok farklı bir duyguydu önümüzdeki yaşlı süslü mü süslü teyzelerle birlikte Operamızı seyrettik. (Teyze istisnasız yarım saatte bir rujunu tazeledi arkadaş!)
Fiyatlar gerçekten ucuz bu arada 50 grivniden başlayıp 500 grivniye kadar uzanıyor, biz 150 grivnilik bir yer seçtik. (yaklaşık 20₺)

Günü operayla sonlandırdık; paramızı bozdurmakta bir sorun yaşadığımız için Pazartesi gününe kadar az bir parayla idare etmemiz gerekiyordu. O yüzden markete gidip akşam yemeği için makarna kahvaltı için yulaf aldık. Gitmeden önce dolarlarınızın eski mi yeni olduğunu kontrol edin eski dolarları bozmayıp bankaya yönlendiriyorlar. Noel döneminde de bankalar kapalı. :) Ancak çoğu yerde kredi kartı geçiyor. <3

24.12.2017 Pazar

Arsenal Museum

Bu müzede ne mi görüyoruz, savaşı görüyoruz arkadaşlar, her yerde ortaçağdan kalma kılıçlar, oklar, mızraklar, silahlar, zırhlar var. Burayı gezerken her kılıcın, silahın vs numaralandırılmış olduğunu göreceksiniz açıklamalarda İngilizceleri de yazıyor ve Türkiye'den de bir çok savaş aleti mevcut. (Giriş: 30 grivni)




Handmade Chocolate

İsmi bile buraya sürüklemeye yeter benim için. :) İçeri adımınızı attığınızdan itibaren yoğun bir çikolata kokusu sizi karşılıyor. YTÜ davutpaşalılar bilir hani böyle Cevizlibağ'dan bir sıcak çikolata kokusu dağılır ya onun daha da fazlası olduğunu düşünün. <3 Burası da tabi ki kalabalık girişten sonra sola doğru yöneldiğinizde çikolata üreten abilerimizi ablalarımızı görebiliyorsunuz. Biz bu lezzetlerden tatmak için yukarı doğru merdivenlerden çıkıyoruz her katta çikolata satın almak için mağazalar mevcut terastan bir alt katta ise cafesi bulunuyor. Şöyle bir menüyü gözden geçiriyoruz. Bir tane eritilmiş sütlü çikolata bir tane de kremalı eritilmiş bitter çikolata söylüyoruz. Yanında su da getiriyorlar eh o kadar çikolatayı yemek kolay değil. Tavsiyem eğer acı bitter sevmiyorsanız söylemeyin zira çok acı kremayla karıştırdım filan ama ı-ıh yok olmadı yine acı. :( (Toplam 99 grivni ödedik.)

George's Hotel

Buraya sadece mimarisini görmek için gittik, şöyle bir göz gezdirip yolumuza Potocki Palace ile devam ediyoruz.


Potocki Palace (Lviv Art Gallery)

Sarayı gezmek demek sanat galerisini gezmek demek, birden fazla hall var birinin ücreti 30 grivni, her yerde olduğu gibi. Tablolarla dolu bir mekan, bazı tipler gerçekten çok komik. :)

Sıradaki rotamız Memorial Museum (Nazi Sovyetler Müzesi), müzeyi bulmanın sevinciyle kapıyı açmaya çalışıyoruz ama güvenlik görevlisi abimiz kapıyı açıp CLOSED diye tüm sevecenliğiyle! bize bilgi verdikten sonra kapıyı yüzümüze kapatıyor. Bizde paşa paşa bir sonraki durağımız Ivan Franko parkına doğru yol alıyoruz.



Ivan Franko Park

Hava soğuk kar yağmıyor ama yerler buzlu eh Ivan Franko parkı da büyük ve yokuşlu, kaya kaya dolaşıyoruz. Isınmak için de büfeden birer kahve alıyoruz. Lviv'de her köşede kahve büfeleri var tabi hava soğuk insanlar sokaklarda içleri ısına ısına yürüsünler diye mantıklı bir girişim olmuş. :) Eminim ki yazın çok daha mükemmel bir yer oluyordur.

Ivan frankodan çıkıp biraz daha yukarı doğru ilerlediğimizde bizce en Lviv'in en güzel katedraline varıyoruz.

St. George's Cathedral

Ya o ne güzel bir mimari, bak bak dur içi de bir o kadar güzel. Bir de içeride vaftiz edilen bir bebiş olmasın mı tadından yenmedi gerçekten. Eğer Lviv'de Pazar günü de bulunacaksınız bol bol kilise, katedral geziniz efenim.



Olha and Elizabeth Church

Dışı içinden güzel bir kiliseyle birlikteyiz bu sefer, dışı gothic mimari ile bezenmiş olan bu güzide kilisemize bakmaya doyamıyoruz. Bir sürü fotoğraf çekip evet sanki şimdi biraz gerçeğini yansıttı diyor ve aşağıya bırakıyorum.

Celentano Pizza

Artık acıktık ve meşhur Firts Grill Restaurant'a doğru yol almaya başladık. Her yerde olduğu gibi burada da sıra var ama ne sıra hani 2 saat beklesek bize sıra gelmeyecek, e acıktık. Geri dönüyoruz Rynok meydanına doğru köşelerden birinde yer alan Celentano Pizza'ya giriyoruz. Karnımızı bir güzel doyuruyoruz. (İki normal boy pizza ve iki kola fiyatı: 212 grivni) Çok aç arkadaşlarımız için
XXL pizza boyutu var,  resmen masayı kapsıyor.

Lviv Manufacture Coffee

Yine meşhur kahvecilerinden biri, şimdi bir kahveyle tatlı güzel gitmez mi diyoruz, ve menüye göz atmaya başlıyoruz. Karar veremeyince garson ablamız bize önerilerde bulunuyor biz de ona güveniyor ve bir popcorn karamelli bir de naneni latte söyleyip, bir adette Napolyon tatlısından söylüyoruz. Görünüş çok güzel ama ben ne nane tadı ne de kahve tadı alıyorum, çok tatlı üstüne üstlük. :( Büyük hevesle beklediğim tatlı ise tırt yani bir esprisi yok yani güzel yedim ama beklentim daha yüksekti sanırım. Sonuçta söz konusu olan şey tatlı benim için. :)


Biraz sokaklarda dolanıp evimize dönüyoruz.


25.12.2017 Pazartesi

Lviv Croissant

Efenim burayı nasıl söyleyeyim bir çok şubesi olan bizim Türkiye'nin simit sarayı diyebiliriz, orada öyle pastane filan görmedim. Sadece kruvasan ve içecek satıyor. Minnoş minik cafeler olarak tanımlayabiliriz. Tatlı kruvasanlarından çok tuzlu olanlar daha lezzetli. :) Hızlı, pratik bir kahvaltı için gidilebilecek mekanlardan biri doluysa 250m aralıklarla farklı şubeleri olduğu için illa ki yer buluyorsunuz.

Bugün yolumuz uzun folk müzesine ve lychakiv mezarlığına gideceğiz. Uzun dediğim yürüyerek 40dk filan zaten yollar da güzel yapılar olduğu için şehre bakına bakına keyifle yürünebiliyor.

Folk and Architecture Museum

Yine 30 grivni vererek içeri giriyoruz burası öyle yarım saatte dolaşılacak bir yer değil biz sanırım içeride 2 saatten fazla vakit geçirdik. Yerel halkın yaşam alanı, evleri, ahırları, kiliseleri yani aslında burası da bir şehir haliyle dolaşması kolay olmuyor. Düşünün biz bu yerleşim alanlarının içini gezemedik eğer gezseydik daha uzun da sürebilirdi. (Pazartesi ve Salı günleri içerisi gezilmiyormuş.)
Yine hava durumundan dolayı bol çamurlu yollarda yürüdük, tabi doğal kalması için öyle asfalt vs dökmemişler. Orman içine kurulmuş bir yaşam düşünün, eminim ki yaz aylarında gezmek daha bir keyifli olacaktır.



Lychakiv Cemetery

Mezarlık diyerek geçmeyelim lütfen, burası açık hava heykel müzesi. Aşağıya bıraktığım bir kaç fotoğraftan sonra siz de bana hak vereceksiniz.








The First Grill of Meat and Justice

Bu sefer işi sağlama alıp 16.00 - 16.30 gibi kapısında sıraya girmiştik yarım saat bekledikten sonra kendimizi içerde bulduk. Burası diğer yemek yerlerine göre en pahalısı diyebiliriz ama yine yediğiniz şeye göre Türkiye'den daha ucuz. Şöyle ki; 2 kırmızı şarap, 1 peynir tabağı, 2 dana şaşlık 885 grivni (yaklaşık 120₺) Peynir tabağının yanında bal, etin yanında sos olarak vişne sosu getiriyorlar. Noel için kurulan kulübelerde bol bol bal satanlar göreceksiniz. Vişne ise likörüyle meşhur oraya sonra geleceğim.

Not: Hesabınızı kestikleri fişe baltayı saplıyorlar aman ele kola dikkat!

Beer Theatre

Burası yine Rynok meydanının bir köşesinde bulunan bar, özelliği ise 20.00 - 23.00 saatleri arasında bando takımları içeride müzik çalıyor. Böyle güzel yerden seyredeyim eğleneyim biraz da dağıtayım derseniz 19.00 civarında gitmeniz gerekiyor biraz sıra da bekleyebilirsiniz. Zencefilli birası biraz ağır olsa da değişik lezzetler denemek isteyenler için güzel bir alternatif oluşturuyor. (2 bira 76 grivni)

Galician Cheese Cake and Strudel Bakery

Çok önerildiğini duyunca yemeden dönmeyelim dediğimiz strudel için girdiğimiz pastanemsi cafemsi mekan, tabi ki yine yer yoktu biz de kaldığımız yerin iki yanındaki bina olduğu için bir cheesecake bir de strudel alıp odamıza döndük. (90 grivni) Çok lezzetli miydi bence hayır ama herkesin damak tadı farklı denemekte fayda var.

26.12.2017  Salı

Kahvaltımızı farklı bir mekanda yapmak istemiştik ama yine kalabalık ve içerisi bir şeye benzemiyordu yine Lviv Croissant'a gidip karnımızı doyurduk.

Son günümüzü alışverişe ayırdık, deriler, kürkler çok ucuz dediler. Dediler de kime göre neye göre ucuz. :( Tüm derici ve kürkçülerdeki mallar bizden gitmiş, renk olarak "SİYAH" yazıyor birinin eşi Türk birinin patronu. Az çok Türkçe biliyorlar. Hatta bir abi bunlar gavur parası ben size söyleyeyim 300$ dedi. (dolar ne parası oluyorsa?)

Forum Lviv

Bizim AVM'lerden daha küçük ama yine zara, stradivarius filan var. Yakın zamanda aldığımız bir kazakla karşılaştırma yaptık, daha pahalı arkadaşlar taşımaya değmez. Türkiye'de olmayan mağazalar gezilebilir.

Forum Lviv'e giderken solda Rocher şekerleme/çikolata dükkanını göreceksiniz. Saldırın; çok ucuz alın alın yiyin, hediye olarak götürün. Başka hediye arama derdine girmeye gerek yok.

Alışverişten umduğumuzu bulamayınca bizim mekana(Rynok) geri döndük. Birkaç gündür gözümüze kestirdiğimiz Churrasco'ya yemeğe gittik.

Churrasco

Hiç sıra beklemeden oturmak <3 ben. The first grill'e göre etleri daha lezzetli ve daha ucuz, memnun kaldık. Hiç düşünmeden gelin ve burada yemeğinizi afiyetle yiyin. Aşağıda gördüğünüz menüye 408 grivni verdik.

Cabinet

Lviv'e gitmeye karar verdikten sonra tüm bloggerlar, geziciler adeta ant içmişler gibi Lviv'e gittiler ya da algıca seçicilik çok fazla gözüme çarptı. Onları incelerken görmüş olduğum bir cafe burası. En sevdiğin cafe hangisi deseler şüphesiz Cabinet derim. Hani dönmek istemedim, çıkarken üzüldüm o derece. 90'lar kuşağı olup Harry Potter sevmeyen yoktur diye tahmin ediyorum. Her taraf kitap, kafes şeklinde lambalar içlerine elyafla örümcek ağı görüntüsü kazandırmışlar, arkada Harry Potter müzikleri çalıyor!!. Ve tatlıları çok güzel <3


Bu yazıyı okudun, Lviv'e gittin ve Cabinet'e gitmedin demek yazıklar olsun sana! Ya da gitme ya bize özel kalsın..

 

Drunken Cherry

Burayı Rynok'tan geçerken görmeme ihtimaliniz yok. Kocaman kirazlı bir abla görseli gördüyseniz tam olarak burası orası. Önünde devamlı bir kalabalık. Vişne likörü satılıyor sadece ve tadının bu kadar güzel olacağını ne yalan söyleyeyim beklemiyorduk. Akşam likörlerinizi alıp dışarda muhteşem bir havada arkada birinin de saksafon ile lost on you şarkısını çaldığını düşleyin, heh işte biz onu yaptık. :)

Böylece gezi rotamızın sonuna gelmiş olduk.

Son bir öneri maps.me uygulamasını indirip Lviv haritasını indirip, harita almadan ve internet olmadan kolayca her yeri bulabilirsiniz. Bazı yerler İngilizce yazınca çıkmıyor ancak telefonunuza Ukraynaca klavye ekleyip bulamadıklarınızın isimlerini Ukraynaca yazıp ararsanız çıkacaktır hatta önceden bu yerleri pinleyebilirsiniz.

27.12.2017 Çarşamba

Dönüş yolumuzda transfer için bizi almaya gelen Olga Hanım bize bir de çikolata hediye getirmiş, gerçekten çok tatlı bu kadın. :)


Önemli bir noktayı da atlamak istemem marketlerde İngilizce açıklama yazmıyor biz ilk gün gazlı su almışız. Normal içme suyu için örnek görsel aşağıya bırakıyorum.

Sefer süremiz 2 saati aştı adeta bir İstanbul turu yaptık. Vardığımızda ise bir ara bizi Yeşilköy yerine Avcılar'da filan bıraktıklarını düşündük. Uzunca bir yolculuktan sonra havalimanına giriş yapabildik, pasaport kontrolü filan derken Lviv'den kalkarken saatimiz 10.15'i gösteriyorken Atatürk havaalanından çıkış yaparken saatimiz 14.30'u geçiyordu.


2018'de daha çok yer göreceğimiz keyifli, mutlu günlerle dolu bir yıl olsun. :)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kraliçe'nin Notaları | Serkan Gürkan, String Inspirations Quintet

Kitap: Eylül 2018’de Neler Okudum?